24 KASIMLARDA
Burkulur içim,
24 Kasımlar geldiğinde:
Sevgi seliyle kucaklayan,
Öğrencilerime yanarım;
Aradıkça mezunlarım
Artarken gururum,
Mustafa Kemal ülküsünde bir ülkü;
Hayretle dururum.
Sen kalk, kol kola gezerken
Yobazlıkla cehalet
“Yazıda devrim “de, saç aydınlık
Tohumlarını Anadolu’ya.
Sen kalk, miskinler yuvasına dönmüş
Tekkelerden
Uyandır “Akıl –din”
Çizgisinde bir millet yarat
Sen kalk, “Tam bağımsızlık” de
Onur içinde
Getir ayaklarına ulusların yöneticilerini
Sen Atam, gerisinden bilimin
Tekniğin alarak bir ulusu
Çağır çağdaşlığa bilme, akla
Sığmıyor o dönemde yaptıkların
Bu çağda
Bir akla…
Aydın yüzler isteyen Ata’ma
Atılımlar isteyen Ata’ma
Yürümeyi değil koşmayı öğütleyen
Ata’ma
“Uyu, uyu, yat uyu” diye karşılık verdik
Yıllarca sınıflardan
Şehitlerin kanıyla çizdiğin
Misak-ı Milli tozlanırken raflarda
İşbirlikçi hainler keyif sürmekte iken
“Yurtta Sulh” yerine yarattık çalı diken
Kapatılan tekkeler açıldı saçıldılar
Çağdaş denilen yurtta sakallı şalvarlılar
IMF’yi AB’yi ABD’yi dost bilince kendimize
Anonim bir dua düştü dilimize:
Allah’ım beni dostlarımdan koru,
Düşmanlarımla baş ederim ben.
Heykelini yaptık bolca, Ata’m
“Beni görmek, anlamaktır, “dedin de
Anlamadık, görmekle saldırdık heykeline
Burkulur 24 Kasımlarda yüreğim:
Uyuşturucu batağında gençliğim
İşsizlik bunalımında fuhuş
Açlık ve karanlık
Bayramlarda senin posterini veren
Gazeteler,
Çıplaklıkta yarış eder
Bunu gören kara sakal,
“Hayâ, namus, din” deyip
Türbanı siper eder.
Okullardan yayılan bilimin ışığı
Sokağın karanlığından fışkıran
Çirkinliklerle karardı
Ben köylü Taner’imi ararım
Köyde çalışkan olup şehirde dağıtan
Ben, okula içkili gelen Tolga’mı ararım
Ya da jiletle kollarını kesen Gürcan’ımı
Ya da silahla okul basarak çağdaş bir mesleğe;
Mafyacılığa özenen delikanlımı…
Ya da, ya da, ya da…
Ben eğitim çarkının
Mutlu edemediği
Umudumuzu
Sokaklarda solduran çiçekleri ararım.
Burkulur içim, yanar 24 Kasımlarda,
Bir gönül aydınlığı dolarken yüreğime
Onuncu yıl marşıyla
Karamsar bir düşünceyle sorarım:
İhanet ettiğimiz Atatürkçülüğe vicdani bir hesaptan mı?
Yitirdiğimiz Atatürkçü ruhla
Yenisini yerine koyamadığımızdan mı?
Sığıntı gibi gölgesinde gürleriz
Atatürkçü olmayan yöneticimiz yok gibi
Cumhuriyetin ilanından bu yana
Her gün dünden geriye gidiyoruz
Aşk olsun anlayana
2002
BİR CEVAP YAZ