25 Şubat 2022, 13:28 tarihinde eklendi

PUTİN SUÇLU TAMAM DA…

PUTİN SUÇLU TAMAM DA…

 

Sözü dolaştırmadan, son sözümü baştan söyleyeyim: İnsanın yaşama hukukunu hiçe sayarak, emperyalist düşünce içinde ve vahşi kapitalizmin emrinde yaşanacak her türlü SAVAŞA HAYIR.

En basit söylemle, Rusya Ukrayna’ya savaş açtı. Yakın zamanda yaşanan olayları izleyenler, durumun şaşırtan bir sonuç olmadığını zaten görecektir.

Her olayda, her krizde olduğu gibi savaş ortamında da ekranlarımız çok bilenlerle doldu. Hangi tv.  Kanalına baksanız koca koca adamlar bir şeyler anlatıyorlar. Anlatıyorlar da kendileri bu anlattıklarına inanıyor mu?

Gerçekten bilgi ve tarafsızlıkla açıklama yapanları tenzih ederim. Ne var ki büyük bir kısmı kendilerini oraya çıkaranların sözcüsü olmaktan öteye gitmiyor/gidemiyor.

Amacım Putin’i savunmak, iyi yaptı demek değildir. Sorular denizinde kulaç atarak kıyıya çıkmak, bir de böyle bakılsın diyebilmektir.

Küba’da, Vietnam’da, Afganistan’da, Irak’ta, Libya, Suriye ve dünyanın daha birçok yerinde açık ve gizli güç gösterisinde bulunan ABD mi Rusya’nın bu harekâtına ses çıkartıyor?

Kıbrıs’ta soydaşlarımızı EOKA zulmünden korumak için garantörlük hakkının tanıdığı çıkarmayı yaptığımız için ambargo uygulayan ABD mi insan hakları savunucusu?

1986’da Almanya’da bir diskotekte patlayan bomba sonucu iki Amerikan, bir Türk ölmüştü. Bunu bahane ederek Libya’nın Sirte Körfezini bombalayan ABD mi hukukun koruyucusu?

40 yıldır uğraştığımız terör belasının arkasında duranlardan bir olan ABD mi bağımsız Ukrayna için ses çıkaracak?

FETÖ/PDY yapılanmasının ev sahipliğinde bulunan ABD mi insan hakları adına konuşacak?

Irak’ın bölünmesini sağlarken, yüzlerce kadın ve kıza tecavüz eden ADB ordusu mu dünyanın jandarması olacak?

Suriye’de de Irak benzeri oluşumları yürüten ABD mi adalet dağıtacak? Müttefik ve stratejik ortak dediği ülkenin 40 yıllık terörle mücadelesinde, teröristlerin hamiliğine soyunarak Kandil’e ve Kuzey Irak’a yapılacak temizleme operasyonlarına karşı çıkan ABD mi dost olacak?

Yugoslavya’nın dağılma sürecinden, Romanya’da yaşanan halk hareketinin ekonomik destekçisi olan ABD mi demokrasi beşiği olacak?

Ladin’i destekleyip büyüten, kumandasından çıkınca da terörist ilan eden; İŞİD(DEAŞ), Taliban ve diğer terör gruplarının kurucusu, koruyucusu ancak, devletler düzeyinde düşmanıymış gibi görünen ABD mi inançlara saygılı olacak?

Sovyetler Birliği’nin dağılmasını sağlayacaksın, bağımsızlığını ilan eden yeni devletleri NATO çatısı altına alarak Rusya’ya kapı komşusu olacaksın, KGB kültüründen yetişmiş Putin’in, ileriye dönük oynanmasını planladığın oyunlarını göremeyeceğini düşünerek, Ukrayna’yı kışkırtacaksın ve… Ve kararlı bir tutum sergileyen Rus liderin ilk bombalarıyla kenara çekilip Ukrayna’yı yalnız bırakacaksın.

Yıllarca İsrail keyfince bomba yağdırdı Filistin’e, insanlık dışı uygulamalara imza attı, neredeydi NATO, AB ve ABD?

Rusya’yı bu savaşa kışkırtan da siz değil misiniz? Eştiğiniz kuyuya mı düştünüz? Siz bölmek, küçültmek istedikçe Putin’in içinden bir ÇAR çıkarttınız. Belarus-Rus-Ukrayna kökenli tarihi yapıyı çağrıştıran adımların temelini atarak, sürgünlere binlerce cana kıyan Stalin gibi yeni bir diktatör yarattınız.

Beğenirsiniz ya da beğenmezsiniz onu bilemem, bildiğim bugün Putin karşısında kendi ayarında lider görmediği için rahat hareket ediyor.

Bu savaşın düşündürdükleri ne yazık ki içimi acıtıyor.

HALK AÇISINDAN baktığımızda acı, göz yaşı, korku. Hele bebelerin küçücük yüreklerinde patlayan bomba seslerinin yarattığı korku?... Açlık, kıtlık, göç ve daha neler, neler… adı ve amacı ne olursa olsun savaşın kazananı kapitalistler, kaybedeni herkestir.

RUSYA AÇISINDAN muhteşem bir zafer. ABD, NATO ve AB köşelerine sindiler. Putin bundan alacağı güçle, yarın çarlık Rusya’sının hayallerini gerçekleştirmek üzere adım atma cesaretini kendinde bulacak.

“Siz ancak bağırırsınız, ben eylem yaparım. 1991’de dağılan, ekonomisi çökmüş Rusya yok artık karşınızda” dercesine hem Suriye’de hem de Ukrayna’da ABD’nin karşısına dikilen bir Putin var. Putin diyorum. Çünkü “Savaşa ben karar verdim.” diyen, devlet mekanizmasından çok, kendini ön plana çıkaran bir lider.

NATO, ABD ve AB AÇISINDAN beklenmedik bir hezimet. Kiralık tetikçilerinizden biriymiş gibi Ukrayna’yı kışkırtıp efelendirdiniz, Putin tokatı sallayınca hepiniz sindiniz. Bundan sonra atacağınız adımları daha dikkatli atmak zorundasınız. Plan ve projelerinizi yeniden gözden geçirmelisiniz.

Yıllarca topraklarınızda yer verdiğiniz her türlü bölücü ve yıkıcı eylemlerle Ülkemin başını ağrıtanlara açtığınız kucak, gün gelip sizi de yakacak. Anadolu insanının yıllardır çektiği ıstırabın arkasında da sizler varsınız. Güneyimizde kurulacak kukla devletleri de taşeron olarak kullanacaksınız, hem de dost-müttefik diye diye.

TÜRKİYE AÇISINDAN çok zor bir süreç. Tam anlamıyla kriz yönetimi ustalığı gerektiren bir dönem.

Nato çerçevesinde bir görev verilecekse, “Evet, ancak yüzbinlerle ifade edilen tır dolusu malzemeleri YPG/PYD/PKK güçlerine niye verdiğinizi de açıklayın? Evet, ancak yıllarca ülkelerinizde temsilcilik açtırdığınız Ülkeme düşman gerek bölücü gerek gerici her türlü oluşumu itirazlarımıza karşın neden barındırdınız? Türkiye’nin milyarlarca dolarının, geçip giden zamanının hem şehit hem kayıp canlarının hangi amacınıza hizmet ettiğini açıklayın? Ülkemden elinizi çekerek ülkelerinizde yer alan her türlü suç örgütlerinin işlemlerine; desteklenmesine, finans kaynakları oluşturmasına son verecekseniz, Nato çatısı altında göreve hazırız.” deme fırsatı doğmuştur. 

Ne var ki içinde bulunduğumuz durum, kendi gerçeğimizle yüz yüze olmamızı da sağladı: Bir zamanlar tarımda kendine yetebilen Ülkem meğer dışa bağımlı hale gelmiş. En acısıyla kıtlık kapıda.

Enerji yatırımlarını planlayamamış dışa bağımlı olmuşuz. Karanlık kapıda.

Turizm ve sanayi alanında bağlantımızın en çok olduğu iki komşu kapışmış; aşağı tükür sakal, yukarı tükür bıyık.  Geleceğimiz belli ki zor günlere gebe.

Toparlamaya çalışırsam, yıllarca emperyalistlerin yaptığını şimdi karşısındaki emperyalist güç yapmaya başladı. Yani, sen yaparken dünyaya demokrasi getiriyordun, o da kendini getiriyor.

Rüzgâr eken fırtına biçer demiştir atalarımız. Evet savaşın her türlüsüne, özellikle insanlık onurunu kirletecek türden olana karşıyım. Nasıl ki inanç dünyamızın kılavuzu Peygamberimizdir, devlet politikamızın da kılavuzu Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’tür. Büyük Önder asker olduğu halde YURTTA BARIŞ, DÜYADA BARIŞ demiştir.

Büyük önder savaşa bakışını da şöyle özetler: Savaş zorunlu ve hayati olmalıdır. Gerçek kanaatim şudur: Milleti savaşa götürünce vicdanımda azap duymamalıyım, öldüreceğiz diyenlere karşı, ölmeyeceğiz diye savaşa girebiliriz. Lakin millet hayatı tehlikeye maruz kalmıyorsa savaş cinayettir"

Putin suçlu da bu senaryoyu yazanlar masum mu?

BİR CEVAP YAZ

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Doldurulması zorunlu alanlar işaretlendi *