09 Kasım 2023, 19:54 tarihinde eklendi

2023 10 KASIM

2023 10 KASIM

Devletimizin kurucusu, çağdaşlığımızın öncüsü, cephelerin yenilmez komutanı, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü bedenen aramızdan ayrıldığı bugün rahmet, minnet, şükran ve özlemle anıyoruz.

            “Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacak, ancak Türkiye Cumhuriyeti sonsuza dek yaşayacaktır.” diyerek, bedensel varlığın geçiciliğini fikri yapının; ilkeli duruşun kalıcılığını vurgulayan büyük önderin ölüm yıldönümünde yas tutmak değil, O’nu anlamak, bize miras bıraktığı Cumhuriyeti, devrimlerini ve ilkelerini yaşatmak için çaba göstermeliyiz.

            “Savaş bir ulusun var olma amacıyla yapılmıyorsa cinayettir.” diyen Önderimiz, “Yurtta barış, dünyada barış.” diyerek de insanlığın onurunu; dili, dini, ırkı ne olursa olsun, her insanın en doğal yaşama hakkını ifade etmiştir.

            Filistin’de, Ukrayna’da yaşanan acıları, Suriye’den yurtsuzlaştırılanları, Afganistan’dan dünyanın dört bir yanına dağılmak zorunda kalanları, Irak ve Libya’da halkın başına yağan bombaların, emperyalizmin acımasızlığını ortaya koyan gerçekler olduğunu görmek, Atatürk’ü anlamak ve yaşatmak için yeter de artar.

            Çağdaş uygarlığı hedef gösteren Ulu Önder Atatürk, sanayileşme hamleleri yaparken, yalnızca fabrika kurmamıştır. Demiryolu spor, Şeker spor sportif kulüplerin varlığı incelendiğinde, açılan her fabrika, aynı zamanda kültürel ve sportif etkinliklerin de merkeziydi. Her fabrika alanında, lojman, tiyatro salonu, spor alanları, kültürel etkinliler için toplanma merkezlerini de barındırmaktaydı. Bugün Atamızın eserlerini sata sata bitiren siyasal anlayış, aslında emperyalistleri hem cephede hem Lozan’da dize getiren Mustafa Kemal Atatürk’ün izlerini silerek unutturmak, Türkiye yüz yılı adını verdikleri bir söylemle, iktidarda bulunan kişiyi Atatürk’ün yerine yerleştirmek amacını gütmektedir.

            Oysa yokluk günlerinde demir çelik gibi ağır sanayi yatırımları, mensucat fabrikaları gibi büyük sanayi kuruluşlarını dışarıda tek kuruş borç almadan, Anadolu’nun bağında, bahçesinde yetişen ürünlerle ödeme karşılığında yaptırmış bir liderden, borç batağına sürüklenmiş ülkeye giden yoldaki yöneticileri halkımız ayırt edecek erdem içindedir.

            Atalarımız “Eğri cetvelden doğru çizgi çıkmaz.” der. Zihniyeti kirlenmiş hukukçudan doğru yargılama beklemek ne kadar hayalcilik ise siyasete bulaşmış yargıdan da adil olmasını beklemek hayalden öteye gitmez.

            Adaletin olmadığı yerde ahlak, ahlakın olmadığı yerde iman olmaz. Sakalı, şalvarı, cübbeyi çarşafı İslam’ın kıyafeti gibi sunan zihniyet aslında bilir ki, İslam’ın en güzel kıyafeti “GÜZEL AHLAK” tır. Adaleti kirleterek güzel ahlakı da yok edenlerin bu adımları, Peygamberimizin “Ben güzel ahlakı tamamlamaya geldim.” hadisiyle de ters düşmektedirler. 

            Bu nedenle laiklik, bu nedenle Atatürk devrimleri doğru anlaşılırsa, insanlığı sömürmeye çalışan güç odaklarının da elinden cehalet denilen süslü cariye kurtarılmış olur.

            Atatürk demek, insan onuruna yakışan rejimi ülkemize getiren demektir.

            Atatürk demek, inancımızın hurafelerden arındırılıp aslına dönmesi demektir.

            Atatürk demek, demokrasi içinde insan hak ve özgürlüklerinin adaletle dağıtılması demektir.

            Atatürk, bilim demek; gelişme demek; ilerleme ve aydınlanma demektir.

            Atatürk demek, tarih bilinci taşımak demektir.

            Atatürk demek, ömrü cepheden cepheye; savaşların, acıların içinde geçen bir asker olduğu halde, savaşı cinayet olarak görebilen, yurtta ve dünyada barış isteyebilecek kadar insancıl devlet adamlığı demektir.

            Atatürk demek, işgal yıllarında annesi ve kız kardeşine, “Üzerimdeki para kurtuluş içindir. Size para gönderemeyeceğim. Evde kalan halı vb. birkaç parça eşya satarak durumu idare edin.” diyecek kadar dürüst olabilmek, emanete hıyanet etmeden devleti yönetmek demektir.

            İçinde bulunduğumuz yönetim anlayışı ve uygulamalarını gördükçe Atatürk’e hayran olmamak elde değil.

            Söylenecek çok söz olsa da hiçbir söz O büyük insanı tamlayan anlatımı oluşturamaz. O’nu anlamaya çalışarak, eserlerine ve emanetlerine sahip çıkarak belki minnet borcumuzu ödeyebiliriz. Büyük Atam, seni özlem, minnetle anıyor, mekanın Cennet, kabrin nur olsun diyorum.

                                                                      

                                                                                            

BİR CEVAP YAZ

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Doldurulması zorunlu alanlar işaretlendi *